Milliyetçilik, Türkiye'de siyasetin yönünü belirleyen en önemli dinamiklerden biri haline gelmiştir. HDP ve HÜDA-PAR Hariç Devlet Bahçeli, Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Oğan, Ümit Özdağ, Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce gibi isimler, milliyetçilik kavramını ve bu kavramın çağrıştırdığı değerleri dikkatle kullanıyorlar.
Neden:
Bu, Türkiye'nin siyasetinin, milliyetçilik ve Türkçülük ideolojisi etrafında şekillendiğini göstermektedir.
Son yıllarda, milliyetçilik kavramı, özellikle son altı ayda, 14 Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanı'nın ikinci tura kalması ile daha da öne çıkmıştır. Bu durum, milliyetçiliğin ve Türkçülüğün siyasette hangi boyutları kapsadığına dair tartışmaları alevlendirmiştir.
Yaklaşık bir yıldır, özellikle son 6 ay, hatta son bir ay son bir hafta da 14 Mayıs gerçeği ile birlikte Cumhurbaşkanının seçilemeyip 2. Tura kalması ile birlikte herkesler Milliyetçilik ve Türkçülük ipine sarıldı mı?
Koskoca bir EVET..
Bu süreçte Sinan Oğan ve Ümit Özdağ gibi isimler, milliyetçilik kavramının gündemde kalmasını sağlayarak önemli bir rol oynamışlardır. Oğan ve Özdağ, milliyetçilik tartışmalarını çeşitli açılardan ele alarak, bu konunun gündemin merkezinde kalmasını sağlamışlardır. Oğan'ın Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili söylemleri ve Özdağ'ın Kemal Kılıçdaroğlu ile milliyetçilik konusundaki görüşmeleri, milliyetçiliğin gündemde kalmasında önemli bir etki yaratmıştır.
Bununla birlikte, Oğan ve Özdağ arasında bir çatışma olduğu düşüncesi yanıltıcıdır. İkisi de, kendi bakış açılarından milliyetçilik konusunu gündemde tutmak için çalışıyorlar.
Bu süreçten çıkan sonuç ise açık: Milliyetçilik ve Türkçülük, Türkiye'nin siyasi gündeminde yükselen bir değerdir. Ülkücüler, bu değerleri temsil ettikleri için, 2028 yılında siyasetin parlayan yıldızı olacakları ve Cumhurbaşkanının Ülkücülerden çıkacağı öngörülmektedir.
Metin Şentürk'ün dillendirdiği gibi, "Kalbimin yarısı senin, yarısı benim." Bu durum, Cumhurbaşkanı adaylarının halkın her kesiminden olması gerektiğine işaret eder. Bu nedenle, gelecekte hiçbir adayın oy oranlarının Ülkücülerin gerisinde kalmayacağını öngörüyorum. Çünkü Türkiye'nin siyasi gündeminde milliyetçilik, yükselen ve hızla güç kazanan bir değer olarak karşımıza çıkıyor.
Son tahlilde, Türkiye'deki siyasi gelişmelerin rotasını milliyetçilik belirliyor. Milliyetçilik değerlerini taşıyan Ülkücülerin ise bu durumdan güç kazanarak, siyasi arenada daha belirgin bir konum elde etmesi bekleniyor. Bu durum, Türkiye'nin politik gündemine ve toplumsal dönüşümlerine dair önemli bir bilgi veriyor: Milliyetçilik, toplumun geniş kesimlerinin siyasi görüşlerini ve beklentilerini şekillendirebilecek bir güce sahip.
2028 yılına doğru ilerlerken, milliyetçiliğin ve Türkçülüğün gündemdeki yerini koruyacağı ve Türkiye'nin politik gelişmelerinde önemli bir rol oynayacağı öngörülüyor. Bu durum, milliyetçilik değerlerini benimseyen ve savunan Ülkücülerin öneminin daha da artacağı anlamına geliyor.
Bu nedenle, gelecekteki siyasi yarışlarda hiçbir adayın Ülkücülerden daha fazla oy almayacağı öngörülüyor. Çünkü Türkiye'nin yükselen değeri milliyetçilik ve bu değeri taşıyanlar, Ülkücüler, siyasi arenada daha belirgin bir konum elde edecekler.
Sonuç olarak, Türkiye'nin siyasi gündemini belirleyen milliyetçilik rüzgârı, Türkiye'nin politik manzarasını yeniden şekillendiriyor. Bu süreçte Ülkücülerin yükselişi ve milliyetçilik kavramının siyasetin merkezine oturması, Türkiye'nin siyasi geleceğinin haritasını çiziyor.